TRAFİK KAZASI VEYA İŞ KAZASI NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT NEDİR? NASIL HESAPLANIR?


A) MANEVİ TAZMİNAT İSTEĞİNİN YASAL DAYANAKLARI VE KOŞULLARI

1-Yasa Hükümleri

Türk Hukukunda manevi tazminatın konusunu kişinin bedensel bütünlüğüne yani canına gelen zarar oluşturur. Kişilik haklarına verilen zararlar için manevi tazminat oluşmaz.818 sayılı Borçlar Kanunu 47. Maddesi şöyledir:

“Hakim, özel durumları gözeterek, bedensel zarara uğrayan kimseye veya ölüm durumunda ölenin yakınlarına manevi zarar adıyla adalete uygun bir tazminat ödenmesine karar verebilir.”

6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesi ise şöyledir:

“Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”

Bu sebeple manevi tazminat hakkı kanundan kaynaklanan bir haktır.

2- Manevi Tazminat İsteyebilmenin Koşulları Nelerdir?

Manevi tazminat istenebilmesi için birtakım koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Kanundan da anlaşılacağı üzere tazminatın oluşması için hukuka aykırı bir şekilde bedensel zarara veya ölüme neden olunmalı ve eylem ile zarar arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bir başka anlatımla bedensel zarara eylem neticesinde uğranılmış olunması gerekir. Ağır kusur şartı aranmamakla birlikte zarar verenin kusuru olması şarttır.

Manevi tazminat maddi tazminattan farklı olarak zarar görenin bedensel zarara uğramasa bile ruhsal olarak etkilenmekle talep edilebilir. Bununla birlikte maddi tazminatı elde etmek için hakka sahip olan ancak birtakım sebeplerle elde edemeyen veya elde ettiği maddi tazminat miktarı yetersiz olan kişiler manevi tazminat elde edebilir.

3- Yakınların Manevi Tazminat İsteyebilmeleri Mümkün müdür?

Bu hususta uzun yıllar boyunca çeşitli fikir ayrılıkları oluşmuştur. Ancak geçen zamanla birlikte Yargıtay’ın da zarar görenin veya ölenin yakınlarının manevi tazminat elde edebileceği yönünde bir görüşte olduğu anlaşılmaktadır. Hatta öyle ki bu konudaki fikir birliğinden olduğu tahmin edilmekle 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesine ikinci fıkra eklenerek buna imkan getirilmiştir.

B) MANEVİ TAZMİNATIN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

Hukukumuzda maddi tazminatın hesaplanması konusunda somut veriler ile çalışılmaktadır. Ancak manevi tazminatın doğası gereği oluşan zararın ölçülebilirliği somut olarak ortaya konulamayacağı için hesaplanması maddi tazminata göre daha zordur. Hukukumuzda “maddi zarar hesaplanır, manevi zarar takdir edilir” diye bir özdeyiş bulunmaktadır. Ancak günümüzde takdir kavramının farklılıklar yaratacağı ve toplumdaki adalet duygusunun kaybolmasına sebep olacağı yönündeki görüşler ortaya çıkmış ve geçerliliğini kaybetmiştir.

Manevi tazminatın belirlenmesinde “maddi tazminatı tamamlayıcı denkleştirme işlevi” ile “caydırıcılık işlevi” en doğru görüşlerdir. Manevi tazminatın takdir edilmesi keyfilik oluşturacak ve hiçbir şekilde ölçülemeyecek olan üzüntü, keder gibi duygusal durumların bu yöntemle belirlenmesini insan doğasına aykırılık teşkil etmektedir.

1- Manevi Tazminatın Maddi Tazminatı Tamamlayıcı Denkleştirme İşlevi

Bu düşünce manevi tazminat hesaplanmasında maddi tazminatın hesap yönteminin kullanılmasıdır. Ancak burada farklı olan maddi tazminat hesaplamasında farklılık oluşturan kişilerin yaşı, kazancı gibi durumların tazminat hesabında bir fark yaratmadan belli bir değer üzerinden hesaplanmasıdır. Manevi tazminatın konusu olan üzüntü keder gibi durumların kişilerin gelir durumlarına göre hesaplanması bu tazminatın ruhuna aykırı olacaktır. Bu sebeple bunların kişilerin sosyal anlamdaki durumları göz ardı edilerek farklılık oluşturmadan tazminat belirlenmesi amaçlanır. Hesaplanan manevi tazminat ise maddi tazminatın durumuna göre denkleştirmeye tabi tutulacak ve en son hakimin takdir yetkisi tazminatın sınırlarını çok fazla değiştirmeden olayın durumuna göre belirlenecektir.

2- Yargıcın Gözönünde Bulundurması Gereken Özel Durumlar

Ülkemizde uzun yıllar boyunca tazminatın belirlenmesi hususunda savcılık kanalıyla araştırma yapılarak kişilerin kazancını, sosyo-ekonomik durumları belirlenerek tazminatın hesaplanması yolu izlenmiştir. Ancak bu yöntem birçok sorun teşkil etmektedir. Kişilerin gelir düzeylerinin düşük olmasının tazminat elde etme konusunda bir avantaj oluşturacağı yanılgısına düşülmekte ve gerçek gelirlerinin altında bir gelir durumuna sahip oldukları izlenimi bırakmak istemesi uygulamada bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bununla birlikte yukarıda açıkladığımız gibi kazanç durumuna göre tazminat hesaplanması manevi tazminatın ruhuna aykırıdır. Kişilerin acı ve üzüntüleri maddi durumlarına bağlı olarak artıp azalmamaktadır. Bu yöntemle kişiler arasında bir fark yaratılarak adalet anlayışından sapılmaktadır. Bu noktada hesaplamada fark yaratması gereken hususlar kazanç durumları değil hukuka aykırı eylemin niteliği, kusur durumu ve zararın azlığı çokluğu olmalıdır.

Tazminat konusunda düşülen bir yanılgı ise tazminat bir zenginleşme aracı olmaması gerektiği düşüncesidir. Aslında bu düşüncenin özünden uzaklaşılarak mağdurdan yana değil de zarar verenden yana bir tutum içinde olunmasıdır. Söz konusu insan hayatı olan tazminat da insan hayatına verilen inem ön plana çıkarılmalı ve sosyal devlet olgusuna göre mağdurdan yana bir davranış içinde olunması gerekmektedir.

3- Manevi Tazminatın Belirlenmesinde Gözönünde Bulundurulacak Hususlar

a) Suçun ve Eylemin Niteliği

Suçun işleniş şekline göre kasıtlı veya taksirli oluşu hususu, zarar verenin sabıkası olup olmadığı, cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenlerin varlığı dikkate alınmalı ve tazminatın caydırıcılık işlevine bakılmalıdır.

b) Olayın ve Eylemin Ağırlığı

Gerçekleşen bazı olaylar toplum nezdinde geniş yankılar oluşturacak niteliktedir. Zarar verenin sorumsuzluğu ve umursamazlığının hukuka aykırı eyleme neden olduğu durumlarda tazminatın ve cezanın belirlenmesi hususunda toplumda oluşan kaygının dikkate alınması gerekmektedir. Başka bir ihtimalde kazanç elde etme amacıyla başka bir kişinin bedensel zarara uğramasına neden olan kişinin bu durumu göz önünde bulundurularak tazminat belirlenmelidir.

c) Zarar Görenin ve Zarar Verenin Kişilikleri

Zarar görenin zararını gideren ve zarar vereni caydırıcak ölçüde tazminat belirlenmesi gerektiğini yukarıda açıkladık. Bu noktada manevi tazminat belirlenirken kişinin kazanç durumuna göre değil kişisel özelliklerine ve kültür düzeyine önem verilmelidir. Burada söylemek istediğimiz sosyal statü değildir. Ortaya çıkan acı ve üzüntünün dinmesinin amaçlandığı manevi tazminatta bu acının kişiden kişiye değişebileceği açıktır. Bu yüzden tazminat belirlenirken kişilik özelliklerine ve kişilerin kültür düzeyine önem verilmelidir.

d) Meslek Yaşamının Sona Ermesi ve Ekonomik Geleceğin Sarsılmasında Ölçü

Gerçekleşen hukuka aykırı eylem sonucunda meslek yaşamının sona ermesi ve meslek değiştirmek zorunda kalan kişilerin zararı yalnızca maddi tazminatla değil manevi tazminat hesaplanmasında da dikkate alınmalıdır. Çünkü bu durum zarar göreni yalnızca kazanç yönünden etkilemeyecek ileriki yaşamı için hedeflerine, isteklerine kavuşmasını da engelleyebilecektir.

Henüz çalışma hayatına başlamamış küçük çocuklar ve hali hazırda bir işi olmayanlar için ise bu hesaplama mesleki hayatları belli olmadığı için maddi olarak belirlenememektedir. Maddi tazminatta oluşan bu eksiklik ise manevi tazminatla denkleştirilen bu kişilerin zararının karşılanması gerekmektedir.

4) Manevi Tazminatın Caydırıcı Etkisi Nasıl Sağlanabilir?

Manevi tazminatın amaçlarından birisi zarar görenin zararının karşılanmasıdır. Ancak bununla birlikte manevi tazminatın caydırıcı bir etkisi de olması gerekir. Caydırıcılıktan bahsederken bunun zarar veren kişiyi uslandırmak amacını taşıması gerekir. Caydırıcılığın belirlenmesi ise kişiden kişiye göre farklılıklar içereceğinden pek kolay olmamaktadır. Bu noktada bu hesaplama yapılırken maddi tazminat hesabına benzer bir hesap ile yapılması duygusal yaklaşımdan uzak olunması yerinde olacaktır. Maddi tazminatın caydırıcılık etkisi sağlamadığı durumlarda manevi tazminat ile bu açık kapatılarak caydırıcılık sağlanmalıdır.

 

Comments are disabled.