ÇOCUKLARIN SÜREKLİ SAKATLIK TAZMİNATI HESABI NASIL YAPILIR?


1- BEDENSEL ZARARLAR

Kişinin hukuka aykırı bir eylem sonucunda vücut bütünlüğüne yönelik bir zarara uğrayıp hayatının geri kalanında bunun etkilerine maruz kalması durumunda “meslekte kazanma gücü kaybı,çalışma gücü kaybı, sürekli işgöremezlik, beden gücü kaybı kavramlar karşımıza çıkmaktadır. Bu yazımızda bizim için önem arz eden ve üzerinde duracağımız kavram beden gücü kaybıdır.

2- BEDENSEL ZARARLARIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE AŞAMALAR

Bedensel zararların kanuni dayanağı Borçlar Kanunu Madde 46 “Bedensel bir zarara uğrayan kimse, çalışma gücünün tamamını veya bir kısmını yitirmekten ve ilerde iktisadı yönden karşılaşacağı yoksulluktan doğan zararını ve bütün masraflarını isteyebilir” hükmüdür. Uygulamada uzun yıllar boyunca yasanın bu hükmü dar yorumlanarak tazminat talep edilebilmesi için bir kazanç kaybı oluşması ve zarar görenin bu hukuka aykırı eylem neticesinde malvarlığında eksilme olması şartları aranmaktaydı. Bu anlayış aslında bir bakıma zarar verenin ödüllendirilmesi gibi bir durumu oluşturmaktaydı. Zamanla ortaya çıkan hakkaniyet gereği bu şartın aranmaksızın kişinin güç kaybı yaşaması halinde tazminata başvurulabileceği anlayışı ve bunun bir adım ötesindeki zarar gören kişinin o esnada bir işi ve kazancı olmasa bile tazminat talep edebileceği anlayışı kabul olunmuştur. Kişinin kazancı olmasa bile günlük yaşamındaki yaşayacağı zorluklar değerlendirildiğinde “güç kaybı tazminatı” kavramı oluşmuştur.

Bedensel zararlar nedeniyle tazminat talep edilebilmesinin geçmişte kazanç kaybı ve malvarlığı eksilmesi koşullarına bağlı olması anlayışı günümüzde terk edilmiş ve insanın onuruna yakışacak bir davranış modeline geçilmiş olsa bile bunun etkisinden tam olarak çıkıldığını söylemek maalesef mümkün değildir. Uygulamada hala bu yönde kararlar mevcuttur. Mevcut şartlarda kazanç kaybı ve malvarlığı eksilmesinin değil güç kaybının esas alınması ise bir anda gerçekleşmemiş, süreç içerinde gelişerek ortaya çıkmıştır. Bu evreleri incelemek gerekirse şu şekilde oluşmuştur:

a) Sürecin başlarında Yargıtay’ın görüşü güç kaybı kuralının aktif dönemde yani kişinin çalıştığı dönemde hukuka aykırı eylem öncesine göre yaptığı işi daha fazla çaba sarf ederek gerçekleştirmesinden dolayı tazminat istenebileceği yönündeydi. Ancak pasif döneme ilişkin olarak kişinin böyle bir hakkı bulunmamaktaydı. Daha sonrasında ise bedensel zarar gören kişinin yaşlılık aylığına aynı meslek gruplarındaki çalışanlara göre daha fazla çaba sarf ederek hak kazanacağı düşünülerek pasif dönemin de hesaplamada değerlendirilmesi düşüncesi oluşmuştur.

b) Daha sonrasında bu kapsam daha da genişletilerek kişinin bir işi veya kazancı bulunmasa bile hayatlarına devam ettiği ve hukuka aykırı eylem öncesine göre günlük yaşamlarını sürdürürken daha fazla zorlukla karşılaştığı görülmüştür. Bunun neticesinde ise güç kaybı kuralının bir işi veya kazancı olmayan kişilere uygulanması ve tazminat talep edilebilmeleri görüşü benimsenmiştir.

c) Tazminat hesaplamasında ev hanımlarının durumu ise daha sonra değerlendirilerek bir işleri veya kazançları olmamasına rağmen ev işlerini yaparken daha fazla zorlanacakları göz önünde bulundurularak güç kaybı kuralının uygulanmasına ve tazminat talep edebilmeleri kabul edilmiştir. Bununla beraber ev hanımlarının bu yapmış oldukları ev işlerinin yaşam boyu sürdürüldüğü düşünülerek kişinin yaşam süresinin sonuna kadar asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması kabul edilmiştir.

d) Tüm bu süreç içerisinde zamanla güç kaybı kuralı yaygınlaşmış tazminat hesaplamasında esas alınmıştır. Gelinen son noktada ise emekli ve yaşlı kişilerin durumuna ilişkin olarak hukuka aykırı eylem neticesinde gördükleri zararın günlük yaşantılarında zorluklar oluşturduğu düşünülerek yaşamlarının sonuna kadar asgari ücret üzerinden tazminat hesaplaması yapılması gerektiği görüşü kabul edilmiştir.

3-GÜÇ KAYBI TAZMİNATIN NEDİR?

Güç kaybı tazminatıyla ilgili olarak yukarıda bahsettiğimiz hususlara göre önem verdiğimiz durumlardan birisi kişinin kazancında ve malvarlığında bir eksilme söz konusu olmasa bile yapmakta olduğu işi gerçekleştirirken maruz kaldığı zarar nedeniyle daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalacağı için güç kaybı tazminatı talep etme hakkına sahip olduğudur.

Bir diğer husus ise hukuka aykırı eylem neticesinde zarar gören kişinin bir işi veya kazancı olmasa bile günlük yaşantılarındaki işlerini gerçekleştirirken daha fazla zorlukla karşı karşıya kalacak olmalarından dolayı güç kaybı tazminatı talep edebilecekleridir.

4-GÜÇ KAYBI KURALI ÇOCUKLARA DA UYGULANMALIDIR

Güç kaybı kuralı maalesef çocuklara uygulanmamaktadır. Bu durumun böyle olması bize göre çok büyük bir yanılgı içinde olunduğunun göstergesidir. Emekli ve yaşlılara, işi olmayanlara, ev hanımlarına günlük yaşamlarındaki zorluklar dolayısıyla uygulanan güç kaybı kuralı çocukların da günlük yaşamlarındaki zorluklar düşünüldüğünde onlara karşı da uygulanmalıdır. Örneğin zarar gören bir çocuğun okula gitmesi ve oradaki yaşıtların göre zorluk çekmesi göz önüne alınmalıdır.

Tazminat hesabı ise 18 yaşından itibaren değil bulundukları yaştan başlatılarak yaşam sürelerine göre değerlendirilmelidir.

5-ÇOCUKLARA YAPILAN HAKSIZLIK SON BULMALIDIR

Hukuka aykırı eylem neticesinde zarar gören ve sakat kalan çocukların tazminatının hesaplanmasında bulundukları yaştan değil 18 yaşından itibaren hesaplama yapılması küçük yaşta sakat kalan çocuklara karşı yapılan bir haksızlıktır. Bu durum hakkaniyete uygun olmamakla birlikte hiçbir yasal dayanağı yoktur. Oysaki çocukların zarar görmesi durumu hiçbir fark oluşturmamakta diğer kişilerle aynı şekilde günlük yaşantılarını zorlaştırmaktadır. Bu durumun düzeltileceğini ve bu konuda çalışmalar yapılacağını umut ediyoruz.

6-GÜÇ KAYBI KURALI ÇOCUKLAR HAKKINDA NASIL UYGULANMALIDIR?

Hukuka aykırı eylem neticesinde zarar gören çocukların tazminat hesaplaması çocuğun yaş ve eğitim durumuna göre değişebilmektedir.

a) Çocuğun yaşı çok küçükse ilerdeki mesleği belli değilse asgari ücret üzerinden tazminat hesaplaması yapılmalıdır. Ancak burada hesaplama 18 yaşından itibaren değil çocuğun bulunduğu yaştan itibaren yapılmalıdır.

b) Çocuğun üniversitede veya bir meslek okulunda öğrenimine devam ediyor olması durumunda tazminat hesaplanırken dönemlere ayrılarak hesaplama yapılması gerekmektedir.

İlk olarak çocuğun hukuka aykırı eylem tarihinden meslek hayatına başlayacağı öngörülen okulunun biteceği tarihi kadar olan zamanın hesabı küçük çocuklarda uygulandığı gibi asgari ücret üzerinden bir tazminat hesaplaması yapılmasını gerektirir.

Daha sonrasında çocuğun aktif dönemine yani çalışma hayatından başlayarak çalışma hayatının son bulacağı öngörülen yaşa kadar olan dönem arasındaki tazminat hesaplaması çocuğun öğrenim görmekte olduğu meslek üzerinden elde etmesi muhtemel kazancının araştırılarak belirlenmesi neticesinde hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu araştırma ilgili meslek kuruluşu aracılığıyla yapılmaktadır.

Son olarak ise çocuğun pasif dönemine ilişkin çalışma hayatının son bulacağı tarih itibariyle yaşam süresinin sonuna kadar olan dönem arasındaki tazminat hesaplanacaktır. Bu hesaplamada ise asgari ücret esas alınacaktır.

Comments are disabled.